RADYO'YU Dinlemek icin Radyo cubugundan SESi ACIN. Türkü Radyo iki ayri serverden yayin yaptigi icin acik olan radyoyu secin.


iSTEKLERiNiZ için Lütfen BURAYA TIKLAYINIZ


   
  Yigit Harun
  Orhan Bahçıvan
 

Harun Yiğit ve Şiirleri

Orhan Bahçıvan
ein Bild

Harun Yiğit ve Şiirleri

Üç Satırlık

Sevgi doğurdu
Umut yaşattı
Zulüm öldürdü beni

Beton yığını harabeler arasında yaşam sürdüren bir kırlangıç gibidir üç satırlık dizelerin sahibi. Gün olur, kendini güneşin kucağına bırakır. Gün olur bozkır rüzgarlarına. Gün olur ırmakların akışıyla deryaların yolunu bulmak için, orkinoslara özenir.
Ama en güzeli benim gönül rahatlığıyla duyabildiğim bir ses olması, beni ona yaklaştırıyor.


Yaşanası Dünyada
İnsanın gönlünde ki
Sevgi yeşermedikçe
Cehennem yaşanacaktır
Barış olmayan
Şu yaşanılası dünyada

Yönünü insana dönüyor, gönlünü sevgiyle yoğurup, sevdayla akıtıyor. Şiirlerini, kır çiçekleri gibi, bozkırların üstüne bırakıyor. Etten ve kemikten oluşmuş bedeniyle, gurbetin acılı yaşamında çırpınıyor bir yaralı kuş gibi.
Sahipsizliğini, kimsesizliğini gelinciğin yaprağıyla süsleyip, kelebeğin kanadına bindiriyor ve öylece milim milim şiirlerin içine akıtıyor.

Yanan yüreğim

Karanlıkta
Kirpiklerim üstüne
Kar düştü
Gözlerimden
Yanaklarım üstüne
İki damla yaş düştü
Yarık yarık
Suya hasret toprak gibi
Sana hasret dudaklarım
Yanan yüreğim
Bir dokunsan
Anında sönecek

Karlı boranlı dağların doruk noktalarından geçerken, üşüdüğünü anlıyorum. Vatan hasreti denilen yağmurlarla ıslandığını biliyorum. Ben, okuduğum şiirlerin sahibini anlıyorum, biliyorum gibi sözlerle anlatmaya çabaladığımı elbette ki biliyorsunuz. Bildiğiniz bilgiler bununla kalmasın, elimde tuttuğum ikinci şiir kitabı "Duy Yunus Emre" den şiirler okudukça nelere ulaştığını ve neleri gözlemlediğini çok kavrıyorum.

İsterseniz gelin Harun yiğit adlı bu dostun şiirine kulak verelim. Gerçi o davudi sesini duymak o güzel yorumunu dinlemek ayrı bir tat, sözünü ettiğim güzelliği yakınlaşmak için, kendi sesimizle bir şiirini daha okuyalım.

Gibi

Ağaçlarda yaprak gibi
Hem sarardım hemi düştüm
Fırınlarda ekmek gibi
Hem bozardım hemi piştim

Gökyüzünde yeller gibi
Kıvrım kıvrım yollar gibi
Çaydan akan seller gibi
Hem bulandım hemi taştım

Dost önünde diller gibi
Yar yüzünde çiller gibi
Bahçelerde güller gibi
Hem kızardım hemi açtım

Dert dinleyen hancı gibi
Harun yiğit kolcu gibi
Şu dağlarda yolcu gibi
Hem dolandım hemi geçtim

Ben, Harun Yiğit imzalı şiirleri okuyunca doğanın o hırçınlığını buluyorum.
Ben, Harun Yiğit imzalı şiirleri okuduğum zaman, denizler içinde var olan derin dalgaların her an koptu kopacak halini görüyorum. Yağmurun kokusunu, gurbetin acı tadını, sılanın buram buram tüttüğünü görüyorum.
Eeee benim de içimde sıla hasreti olunca, yüzümü o kokunun üstüne deydiriyorum.
Tadım tadım tadımlanıyorum.

Zaman zaman felsefi düşüncenin içinde olmanın gerekliliğini duymuştur.
Bu anlamda kendi yorumlarını hiciv olarak şiirlere aktarmıştır. İlk şiirlerinde kısmen uyaklarda ve nefes denilen duraklamalarda basit bir yöntem seçmesine tanık olmuştum. Ama son şiirlerini okuyunca Ozan arkadaşın giderek bu alanda ne denli ilerlediğini gözlemliyorum. Benim bu savımı kanıtlayacak şiirleri de bu yazının içine alarak biraz daha detaylara inmiş olalım.

BEN İDİM GÖRÜNEN

Işığında Hûda ile buluşup
Ben idim alemde ulu görünen
Gökyüzünde bulut bulut dolaşıp
Ben idim yağmurla dolu görünen

Türlü nebât ile toprağa serip
Hayvanın postunda şekile girip
Kendi suretini balçığa verip
Ben idim aslanda Ali görünen

Kan kalesi denen şehiri kurup
Kâmilin yanında kemâle erip
Eyüp'ün derdine sabrını verip
Ben idim nebîde veli görünen

Ne olduğun görüp kendin bilmişe
Özüne bürünüp dersin almışa
Gecenin sonunda darda kalmışa
Ben idim Hızır'ın eli görünen

Yetmiş iki millet insan dininde
Zalimlere karşı mazlum yanında
Hacı Bektaş, Abdal Musa donunda
Ben idim o Kızıl Deli görünen

Doğanın var olan yasalarını kendi düşüncesi olan ve kendine has olan yorumuyla şiirlerini oluşturuyor. Yine son şiirlerinden birinde bu insan doğa ilişkisi bakımından yorumlanan güzel bir şiirinde bunu görüyoruz. Yani Harun Yiğit kendi dünyasında, kendi gücüyle yol alabilmiş. Genç ve yetenekli bir ozanımızdır.
Hiciv dünyasında da kendini kanıtlamış, bu alanda da güzel şiirler yazmış bir dirençli yürektir.

GELDİK BUGÜNE

Toprağın özünden, suyun geninden
Süzüle, süzüle geldik bu güne
Hayvandan insana daha dönmeden
Büzüle, büzüle geldik bu güne

Yaz ayında güneş yaktı kavurdu
Sel aldı emeği yeller savurdu
Doğa bizi dinden dine çevirdi
Üzüle, üzüle geldik bu güne

Alim öldürenler geri kaldılar
Kendin arayanlar ışık buldular
Emek verdik, alın teri çaldılar
Ezile, ezile geldik bu güne

Beni aşamadık bize saldırdık
Nice değerleri ite çaldırdık
İsteyen herkese etek kaldırdık
Düzüle, düzüle geldik bu güne

Hak yolunda nice cenge karıştık
Kavgalarda Yiğit'lerle yarıştık
Kan akıtıp kardeş, kardeş vuruştuk
Yazıla, yazıla geldik bu güne

Hele biraz bozkır üstüne doğru yürüyelim.
Azıcık bozkır, azıcık kır çeçeği, fazlaca özem kokan bir şiir okuyalım


Kalmadı

Papatyaydın
Lalem, mor menekşem, sümbülüm
Gönlümde açan gülümdün
Kelebeğim
Ak güvercinim
Sarı kanaryam
Gönül bağımda öten bülbülümdün

Güz gelmeden boran vurdu
Ne açanım
Ne uçanım kaldı

Erenler bağından el alıp geçtiğini kendi söylüyor.
Pirler ocağından, dol içtiğini yine kendi söylüyor.
Söylediği bu sözlerin doğruluğu sanırım şiirlerin içinde görülüyor.
Ustalarına olan saygısı, şiire olan güveni ozanlık değerini gündeme getiriyor.
Engin oluşu, her insana saygılı davranması ozan yüreğinin olgunluğunu kanıtlıyor.

Selam olsun yiğit ozana Selam olsun diyelim

 

 

Hazirlayan: Orhan Bahçıvan
27.09.2005

 
  Heute waren schon 3 Besucher (3 Hits) hier!  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden