RADYO'YU Dinlemek icin Radyo cubugundan SESi ACIN. Türkü Radyo iki ayri serverden yayin yaptigi icin acik olan radyoyu secin.


iSTEKLERiNiZ için Lütfen BURAYA TIKLAYINIZ


   
  Yigit Harun
  Mustafa Demir
 

HARUN YİĞİT'İN “DUY YUNUS EMRE”Sİ

Max Frisch “isçi çağırdık, insanlar geldiler” diye özetlemişti batılı kapitalistlerin 60 lı yallarda geri bıraktırılmış ülkelerden getirdikleri işgücüne bakışlarını. Kapitalizm geliştirdikleri makinelerin başına geçirecekleri iççileri geri bıraktırılmış ülkelerden toplayarak üretimi artırıp “refah toplumu”nu yarattılar. Tıpkı makineler gibi iççileri de bakımlarını yaparak kullandılar. Tabi ki bu madalyonun bir yüzüydü. Yabanca isçiler zamanla dil öğrendiler, yol yordam öğrendiler. Yetmişli yılların hemen başında büyük isçi eylemlerine imza attılar. Köln Ford Grevinde adlarını tarihe yazdırdılar... Nürnberg’te Dynamit Nobel fabrika işgali 28 isçi önderinin Türkiye’ye sürülmesiyle bastırıldı... Berlin Osram’da isçiler haklarını kazanıncaya kadar yiğitçe direndiler...

Harun Yiğit 1977 yılında ailesinin yanına isçi çocuğu olarak Almanya’ya geldi. Kurala uydu. İsçi çocuğu isçi oldu. Fakat o sadece fabrikaya gidip kart basmakla kalmadı. Fabrikayı ve kalan zamanların süresiz bir okul haline getirdi. Harun Yiğit bu çabalarının neticesi ikinci kitabı “Duy Yunus Emre” ile okur karısına çıkıyor. Harun Yiğit bir isçi şair, ressam ve gazetecidir artık... Yalçın Yayınları’nca yayınlanan ikinci kitabı şiirleri, türküleri ve desenlerinden oluşuyor. Kitabın kapağı ise sanatçının yağlı boya bir tablosundan hazırlanmış. Tabloda Cumhuriyet okuyan bir aydını görüyoruz. Ahmet Taner Kışlalı’nın katledildiği haber veriliyor ve “Cumhuriyetin Bekçileriyiz” manşeti okunuyor! .. Harun Yiğit’in türküleri cumhuriyet fikrinin bekçileri... Gericiliğe, tutuculuğa, aklın düşmanlarına karşı Konya ovasından Yiğitçe ve onurlu bir başkaldırı...

Arama adlı şiiri şöyle:

Kendini görecek ayna arama
İnsandır insanin gerçek aynası
Şu ahret dediğin hani nerede
Budur canlıların gerçek dünyası

Söyle yolcu ne taşırsın küfende
Ot olup gelecen giysen kefende
Gerçek ile yalan senin kafanda
Kim görüpte yemiş cennet meyvesi

Cennetle cehennem burda yaşanır
Fikri olan insan gibi düşünür
Yiğit dönmek için bir gün taşınır
Beni getirecek narı ayvası...


Duy Yunus Emre adlı bu ikinci kitabıyla Harun Yiğit gerçekçi Anadolu kültürüne yaslanıyor. İslam’ın kültürel etkilerine karşı direnmiş, insani değerlerin cendere altına alınmasına, insanın kul köle edilmesine karşı çıkmış bir kültürün sürdürücüsü olduğunu hemen anlıyorsunuz şiirleri okurken...


Düşme adlı şiiri şöyle:

Sana derim sana ey insan oğlu
Rehberin olmadan yollara düşme
Rehber bil ilimi yürü yolunda
Yobazın açtığı kollara düşme

Bilmediğini git arife danış
Sen de kemale er kamile dönüş
Beş kere düşünüp bir kere konuş
Boş yere konuşup dillere düşme

Kendin hazırlama kendi girdabın
Yiğit’im bilmeli işin erbabın
Senden çok bilgili olsun ahbabın
Cahilin düştüğü hallere düşme...

Yobazlıkla, gericilikle hesaplaşılır da Sivas Katliamı unutulur mu? 1993 ün sıcak Temmuzunda örgütlü gericiler, Pir Sultan Abdal Kültür Festivaline saldırdılar. Madımak adlı otele sığınan insanları ateşe verdiler. Sayıları yirmi bini bulan sürü, sloganlarla, alkışlarla otuz üç kültür adamını diri diri yaktılar... Bizdedir adlı şiiriyle Harun Yiğit saldırganları ödüllendiren zihniyeti teşhir ediyor.

Din adına otuz yedi aydını
Yakanlara ödül veren bizdedir
Adaletin Kazan’ında haksızca
Bakanlara ödül veren bizdedir.

Harun Yiğit’in şiirlerine savaşlar, barış, doğa- çevre sorunları, memleket, yabancılık, dağlar, Ortadoğu, Bosna, Afganistan’da öldürülen çocuklar, gurbet, yeniden doğuş inancı ve sevda bir çok yönden konu oluyor. Onu sevdası yakıyor...İçini kemiriyor... Pir Sultan Abdal’da olduğu gibi sevdiğine bir türlü kavuşamıyor, karşılık görmüyor. Umutsuz, mutsuz bir bekleyiş. Sonunda kahrediş ve artık bekleyemeyeceğini ilan ediş... Bu konuyu isleyen bir şiiri buraya alıyorum.


Bu Can Bu Tenden Çıkmayınca

Hem hayalin hem de adın aklımda
Bu can tenden çıkmayınca olmuyor
Ne bilir ki sevmeyenler acıyı
Bu can tenden çıkmayınca olmuyor

Beni alıp bir kez bassan bağrına
Ömrümün yarısı gitti uğruna
Her insanın elbet gider ağrına
Bu can tenden çıkmayınca olmuyor

Her nefeste seni bana övdüğüm
Yirmi dört yıl kara barım dövdüğüm
İsmin bende, cismin hani sevdiğim
Bu can tenden çıkmayınca olmuyor

İnanmadım hurafeye nazara
Yiğit adin sen çıkardın pazara
Seni gömdüm gönlümdeki mezara
Bu can tenden çıkmayınca olmuyor

Gurbet Türküleri adlı ilk kitabındaki Diyar gurbeti gezdim / Türküm güzel olsun diye dizelerinden, Harun Yiğit’in hırs, sebat ve çabayla daha iyi eserler üreteceğine inanmıştım. Yanılmadım. Duy Yunus Emre’de hece vezniyle yazdığı şiirleri önemli aşamalar kaydetmişler. Oturmuş şiirlerle karşılaştım. Serbest vezin şiirler için ise aynı şeyi söylemem mümkün değil. Yetmişli yılların sonlarında kimilerince halk ozanlarına serbest vezinle şiir yazmaları dayatılıyordu... Bir çok halk ozanı bu dayatmaya boyun eğerek serbest vezin şiirler yazdılar. Hatta yayınlattılar. Büyük halk ozanı İhsani hem ünlü “Mektup” şiiriyle hem de diğer serbest vezinli şiirleriyle bu baskıyı yapanlara en olumlu örnekleri sundu...

Görüşüme göre hangi sanat dalında ürün verileceğine her sanatçı özgürce karar vermelidir. Bir sanatçının roman mı, öykü mü, şiir mi, deneme mi yazacağına ancak kendi karar verebilir. Başkaları bunu tayin etmeye kalkışmamalıdırlar. Aynı şekilde şiirin serbest vezinlisinin mi yoksa hece vezinlisinin mi çağdaş olduğuna peşin kararlar verilmemelidir. Ürünün iyi olup olmadığı belirleyici kıstas olabilir ancak! ..

Harun Yiğit 1977 yılından beri Almanya’da yaşıyor.
Yazık ki şiirine bu olgu az yansıyor.
Beyler İster Daha şiirinde yaraya parmak basıyor.

Sözde memleketten daim kollandık
Sabır etmek için hayli zorlandık
Her yerde yabancı olduk horlandık
Beyler ister daha hor olmamızı

Sadece bir işgücü olarak getirilen “yabancı” isçiler yaban eli yurt edinmişlerdir. Yerleşme aşamasına gelinmiştir artık... Kafaların bir köşesinde hala “yurda dönme fikri dolaşıyorsa da büyük çoğunluk yeni yaşamın koşullarına, bırakıp geldikleri ülkelerin koşullarından daha fazla alışmışlardır.

Önümüzdeki yılların bu yeni koşulların sanata daha fazla yansıyacağı yıllar olacağı kanısını taşıyorum.

Ilk kitabi: Gurbet Türküleri
Ikinci kitabi: Duy Yunus Emre

Mustafa Demir
Berlin. Subat 2004

 

 
  Heute waren schon 1 Besucher (1 Hits) hier!  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden